Klasik"kahraman kültüne" darbe
Yılmaz Güney’in bir dönem hapisane arkadaşı olan Birikim Dergisi Genel Yayın yönetmeni Ömer Laçiner’in Güneyle ilgili bir anısı onun sinemaya katgılarının sadece görsel uzamsal anlamda değil toplumsal bağlamda da klasik kahraman imajını nasıl yerle bir ettiğinine ilişkin bize birkaç ipucu verir sanırım.
Laçiner'in anlattığı biçimiyle.Kıbrısla ilgili bir yapmaktadır o dönem. Filmi yaparken dönemin önemli aktörlerinin de bulunduğu 6 kişilik bir başrol ekibiyle çalışmaktadır.(bunlar arasında Fikret hakan ve Tamer yiğitte vardır)
Filmde tıpkı 7 Samurai filminde olduğu gibi tek tek tüm oyuncu bordu kendi özellikleriyle filmin birinci bölümünde tanıtılırlar.Bütün aktörler yönetmen- oyuncu olan (ve aynı zamanda senarist) Güneyden çarpıcı bir giriş isterler kendi adlarına yani filmde onların karakterlerini ön plana çıkaran sahneler için özel kulis yaparlar.Hemen hepsi ondan bir önceki aktöre göre çok daha gösterişli sahneler isterler.ve gerçekten de yılmaz güney hepsi için bu tür sahneler çeker.Kendi ifadesiyle”birisi 4 kişiyi öldürerek geldi,diğeri atlara binerek vs..kendime ise sadece şunu yaptım:diğer altı aktörün bir araya gelmesinden sonra,içlerinden birine ‘-o nerede?,o da gelecekti,gelmedi mi?’diye sordurdum.Bu sahneden sonra,filimde müziği de kestim ve bir sessizlik sahnesinden sonra,uzaklardan bir adam ağır adımlarala gelmeye başladı,Bu bendim.sıradan bir adam,hiçbir kahraman gelişine benzemeyen bir şekilde ,ağır adımlarla yaklaştı.Sıradan bıyıklı,zayıf bir adam.”
Filimdeki kahramanlık gösterileri paylaşılmıştı,ama onlar haklarını harcadıkları için,daha sonra yılmaz birden bire patlayan kişiliği ile kendisini göstermeye başlıyordu.
Sonuç olarak film piyasaya verildikten sonra,insanların aklında diğer altı aktör değil yılmaz kaldı Güney bu filmle ilgili olarak”Yeşilçam’da bütün öteki aktörleri kırıp,onların üzerinde bir Yılmaz güney olarak çıkışımda bu filmin büyük katgısı vardır” der”
Burada altı çizilmesi gereken nokta sanırım şu;.eğer Yılmaz Güney 1970 öncesinde bir kahraman tipi yarattıysa,bu kahraman tipinin topluma verdiği bir mesaj vardır.Bu sanırım şudur”sende kahraman olabilirsin”Sinemada öyle bir insan-kahraman çıkartmaktadır ki görünüşüyle,davranışlarıyla hiçbir şekilde Türk- sinama izleyicisine yabancı değildir. .Hele hele alışılagelmiş başrol oyuncusunun türk sinemasında daha önce çizilmiş prototiplerine (yakışıklı,güçlü) tamamen aykırı bize benzeyen bir aktör kahraman imgesi oluştuşturmuş ve bu imgeyi kabul ettirmiştir sinema sektörüne..
Bu, klasik kahraman tipi gibi başından kendisinin diğerlerinden farklılığını,kendisini seyredenlerden farklılığını vurgulayan bir tip değil.O, sıradanın içinde gelen sıradana "sende olabilirsin"diyen ama üstün bir şey yapmış olma özelliğinide muhafaza eden bir tip.
Laçiner'in anlattığı biçimiyle.Kıbrısla ilgili bir yapmaktadır o dönem. Filmi yaparken dönemin önemli aktörlerinin de bulunduğu 6 kişilik bir başrol ekibiyle çalışmaktadır.(bunlar arasında Fikret hakan ve Tamer yiğitte vardır)
Filmde tıpkı 7 Samurai filminde olduğu gibi tek tek tüm oyuncu bordu kendi özellikleriyle filmin birinci bölümünde tanıtılırlar.Bütün aktörler yönetmen- oyuncu olan (ve aynı zamanda senarist) Güneyden çarpıcı bir giriş isterler kendi adlarına yani filmde onların karakterlerini ön plana çıkaran sahneler için özel kulis yaparlar.Hemen hepsi ondan bir önceki aktöre göre çok daha gösterişli sahneler isterler.ve gerçekten de yılmaz güney hepsi için bu tür sahneler çeker.Kendi ifadesiyle”birisi 4 kişiyi öldürerek geldi,diğeri atlara binerek vs..kendime ise sadece şunu yaptım:diğer altı aktörün bir araya gelmesinden sonra,içlerinden birine ‘-o nerede?,o da gelecekti,gelmedi mi?’diye sordurdum.Bu sahneden sonra,filimde müziği de kestim ve bir sessizlik sahnesinden sonra,uzaklardan bir adam ağır adımlarala gelmeye başladı,Bu bendim.sıradan bir adam,hiçbir kahraman gelişine benzemeyen bir şekilde ,ağır adımlarla yaklaştı.Sıradan bıyıklı,zayıf bir adam.”
Filimdeki kahramanlık gösterileri paylaşılmıştı,ama onlar haklarını harcadıkları için,daha sonra yılmaz birden bire patlayan kişiliği ile kendisini göstermeye başlıyordu.
Sonuç olarak film piyasaya verildikten sonra,insanların aklında diğer altı aktör değil yılmaz kaldı Güney bu filmle ilgili olarak”Yeşilçam’da bütün öteki aktörleri kırıp,onların üzerinde bir Yılmaz güney olarak çıkışımda bu filmin büyük katgısı vardır” der”
Burada altı çizilmesi gereken nokta sanırım şu;.eğer Yılmaz Güney 1970 öncesinde bir kahraman tipi yarattıysa,bu kahraman tipinin topluma verdiği bir mesaj vardır.Bu sanırım şudur”sende kahraman olabilirsin”Sinemada öyle bir insan-kahraman çıkartmaktadır ki görünüşüyle,davranışlarıyla hiçbir şekilde Türk- sinama izleyicisine yabancı değildir. .Hele hele alışılagelmiş başrol oyuncusunun türk sinemasında daha önce çizilmiş prototiplerine (yakışıklı,güçlü) tamamen aykırı bize benzeyen bir aktör kahraman imgesi oluştuşturmuş ve bu imgeyi kabul ettirmiştir sinema sektörüne..
Bu, klasik kahraman tipi gibi başından kendisinin diğerlerinden farklılığını,kendisini seyredenlerden farklılığını vurgulayan bir tip değil.O, sıradanın içinde gelen sıradana "sende olabilirsin"diyen ama üstün bir şey yapmış olma özelliğinide muhafaza eden bir tip.
ılmaz güney belki güney in yılmaz lığından ya da yılmaz ın güneyliliğinden hakkında yazılacaklar ve söylenileceklerin bitmeyeceği çirkin kral lakabı ama güzel yürek sıfat ı olan isim ilk baba film yle izlemiştim çok türk film i klişeleri bulundursa da bi çok yapımdan ayrılan bi çok özelliğe de sahipti ben ce ne den mi yılmaz güney desem hani vatanında ölmesine izin bile verilmeyen çokluğu karşısında azlığın yaptırımları ve çizilmeye çalışılan o portrenin dışına çıkan suretiyle yaşama kattıkları ki herkesin aklında bi arkadaş dörtlüğü vardır diye düşünüyorum hani kim olduğunu nerden geliğini nereye gittiğini anlamaya yardım eden bi arkadaş arkadaş kelimesinin bence sözlük anlamının dışında ona ruh katan bi yorum değil midir geç te olsa bu sayfayı görmeme sebeb olanlara teşekkür etmek ve hatırası önünde saygıyla eğilmekten başka ne yapabilirim en güzeli küçük bi satır aralığı ve yaşama duruşu
Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili
biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz, acısını
acımız yaptık çünkü.
Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın gözyaşı bile
içimizi parçaladı.
Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk...
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı.
Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak.
Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
Yaşamak ne güzeldir be sevgili...
Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek...
Ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın...
Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili
biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz, acısını
acımız yaptık çünkü.
Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın gözyaşı bile
içimizi parçaladı.
Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk...
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı.
Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak.
Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
Yaşamak ne güzeldir be sevgili...
Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek...
Ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder