KÜÇÜK FİDANIN ÇIĞLIĞI
Bir tutkudur hayat.servete değil de bir ideale bağlan diyordu
Einstein,mutlu olmak için..Ben de bunu şiar edinip doğayı yeşillendirmek
için fidan dikme adeta tutkuna kapılmıştım geçen yıllarda.Bu tutku sönmüş sanıyordum,ayrıca bu sene borçlarımız da
hayli çoktu,kımıldayavcak halimiz
yoktu,dolayısıyla bu tutkıumu ertelemiş
,tasarrufa fgitmiştim bu
zevkinden,üstelik bağ ve
bağçede dikilecek alan
kalmamıştı,ağyazı/Akyazı
mevkide bize ait değil di
dedem yüzünü/kiralığını vermişti bize,her nedemnse oraya dikmek gelmemişti içimden…
Geöçmiş yıllarda bağa epeyce fidan dikmiştilk,yarı
taşlık olan arazi , fidan olarak
kiraz ve şeftali meyvesine uygundu.en
azından iddia oydu
Okuldan
kaçan çocuklar gibi ,okul nöbetlerimden
bile kaçıyor o dar vakitte üstelik kış ayında
toprak soğuktan donmuş ve in cin top oynuyorken a öğle arası gittiğim
oldu bağdaki sevgili fidanlarıma kuoşouyordum..
Hatta bu
kaçamakların birinde tıpkı Ahmet Arifin
dizeleri ete kemiğe büründü,bulunduğum yerin yukarısında 40-50 metrw ötede köpeğe
benzeyen ,kilolu,adeta topallayrak zıplayan hayvanın irice kahverengi tavşan
olduğunu şahin ağabeyin tespitiyle öğrendim,arka ayaklarıyla zıplayan hantal bir anaç tabvşan oracıkta bir
tümseğin içine girip kayboldu öyle ce bakakaldım…
Bir ufak
fidan dikme tutkusu sakat ayağıma rağmen
devam etti,yeri geldi yere uzandın,diz kırdım küreği bir mızrak gİbi
kullanıp fidan dikimi için kuyu açtım,kedi-köpek gibi 50-60 cmlik kuyudan
toprak attım,arındımm,tefekkür ettim …..gecenin karanlığında köyün etrafını
yarım ay bir gerdanlık gibi sarmış
yerleşim merkezlerinin ışıklarında
yaşamın anlamını kavramaya
çalışrtım,göz gözü görmediğinde araça atlayıp eve geldim
*******Bu
sene bu tutku dinmiş gibiydi,hem ilgim başka
şeylere kaynmış hem de ekonomik tasarruf yapmak
zorundaydı,kendimden emindim,bağda bahçede gözüm yoktu.Derken 8 fidan dikrim
yetmedi bir on tane daha.süreç başlamıştı,bir şeyler başarmak,yeni can vermek ,meyve almak çok
mutlu ediyordu beni,yağmur altında,kar altında fidamn diktim çamıura batmamak
için ayağımda naylon poşetler
vardı,sırtımda teri emmesi için kat kat gazate sayfaları…
Az buçuk hastalandım ilaçla ve meyve
çaylarıyla gözümü açar açmaz,ver elini bağçe.artık fidanların kök budamasını
yapıyor,fidanların aşılı taraflarını güneye çevirip,yüzeydeki havalanmış topraktan
kuyunun tabanına bir kürek toprak atıp ,fidanı yerleştirip etrafını toprakla
doldurup,tabiî ki aşılı kenarı toprak yüzeyinde
kalcak şaekilde fidanları dikiyıordum,aermut,elma,erik,kirakz,kestane,Trabzon
hurması ,kayısı,badenm vs ..bu süreçte fidanların aralıklarını 5x5 metre yapmak
fikri kafama girdi,boş duramazdım,yıllardır bunu başarmak istiyordum,babam yaşlıydı ve yorgunde ,bense fidan sökümünü,kökten nasıl
kurtarılacağımnı tam bilmiyordum,velhasılı zor görünen bir işti,bu işi bilen
Mahmut abiye yazın hedefimi söylemiş olurunu almıştım,ve lakin sözünü
tutmasdı,önemsenemdi ve oyaladı
beni…halis amcam birlikte yaparız dedi
En
sonunda Ben bir ip aldım elime 5x5metre
aralıklarını bulmaya çalıştım ağaçların.Lakin kimi ağaç sökülmüş,kimi
ağaç hizası boxzulmuş,kimi ağaçta 3-4 yıllık ağaçlardı,önce cemal amcam
geldi yanıma örnek bir ağaç söktü ,ana kökü zedelemememi,diğer saçak kökleride
budama malaksıyla düzelttiğide bir sorun
yaşamayacağımı söyledi.
Göründüğü
gibi kolay değişldi,üstelik atyağımdan
ameliyatlıydım,acenmilikte çabası, 3-4 yıllık bir armut ağacına kafayı taktım
uğraştım didindim,kazdım bir türlü köke
ulaşamıyordum…en sonumnda gücüm tükenmiş
olrak 1-2 yılllık fidanlara yöneldim,omnlarda daha
güzel neticeler aldım,etrafına 3-4 bel darbesi,sonrada fidanı
yavaşça kavrıyor,kımıldadığını ve
topraktan kurtulduğunu hissettiğim an
hızlıca çekiyordum bu şwekilde 6-7 ağaç söktüm,omları kendimce uygun bıuklduyğum
hizalara diktim.epeyce yorulmuştum,bu yorgunluk sebebiyle yanlışlarda
yapıyor,genç gfidanların bazen dallarını kırıyor bazen yanlış kürek
darbeleriyle ana kökünü soyuyor ve tüm bunların neticesinde bir can
yaktığımın ayırdında içim acıyordu.
Karanlık çökmüştü,çokta yorulmuştum,adeta
ateş ve sıcak su fışkırıyordu
bedenimden.son bir gayretle sabah
sökmeye çalıştığım armut açgacının
yanına vardım,tüm gücümü toplayıp
kazmaya devam ediyverdim.lakin kök inatcıydı ve ben acemiydim,uzunca bir
uğraşıdan sonra kökün bir tarafını kestim bir bağlantısı topraktan ayrılmıştı
diğer saçak kök ise toprağın biraz derinlerindeydi,çok inatçıydı inatçı kökü
ellerimle kavradım,çektim kendime nafile,gücümde tükenmiş, ,karanlıkta iyice
bastırmış,evdekilerde merak edecekti tabiî kihjavada soğumuş,gitmemde de gerekiyordu,kökü öylece
bıraktım,arabaya bindim,tokattaki evimize yöneldim,tam ana caddede ilerlerken
bir baktım yolun ortasında bir karaltı,uzun farları yaktığımda
gördümki bşir çobamn köpeği
,arabayla iyicre yaklaştım,aramızda i2 metre ya vardı ya yokrtu,frene bastım,arcı durdurdum,yatmış
öyle bana bakıyor.3-4 kez kornaya
bastim,beyefendi öyle kalktı da kenara çekildi.sonrasında gecenin karanlığını
araba farlarımla oya oya tokattaki evimize geldim…
Gece sıcacık
yatağımda uyurken armut fidanı
düştü aklıma,onu yarı açık bir konumda ,kış ayazında,yaralı bir şekide
ortada bırakmıştım.o da bir candı,yaralıydı ve ben yaralamıiştım,ve o yaralı
ağacın kökünü kışın ayazında çırılçıplak
bırakmıştım.kendimden o an utanç duydum.vicdanım sızladı,nasıl
düşünememiştim,ne kadar acımasızdım.
Sabah ilk iş
eşimden izin aldım,çümnkü omnunda planları olabilir ve planlarınız
çakışabilirdi,durumu kısmen izzah ettim,rahatsızlığımı,içimi kemiren vicdan
azabını anlattım.olgunca davrandı,anlayışla karşıladı,arabayı almamam
müsaade etti.
Bahçeye
geldiğimde öğlen saatleriydi .hemen rüyalarıma giren,bana ayazda çığlık çığlığa
bağırıp,yardım dilenen,kökü dışarıda
sevgili armut fidanının yanına
gittim,öptüm,kendimce özür diledim
ondan.sonra güzdüz gözüyle ve daha dinç bir halde dikkatimi toplayıp
köküne ulaştım ve onu kurtardım.ve onu
suyun daha çok olduğu yumuşak zeminli bir bölgeye saygıyle diktim.Acemiliği biraz daha
azalmış,kendime inancım gelmişti.Bu güvenle bana göre koca koca, 4-5
yıllık ağaçları fazla zayiat vermeden
ve hırplamasdan yerlerinden söküp,kendimce uygun gördüğüm ve belirlediğim bölgelere diktim.Bu
ağaçlardan birinin sökümünü
gerçekleştiriyordum ki bulıunduğumuz bahçenin üst
tarafından,şeftaliklerin arasında açık sarı tüylü bir çoban köpeği göründü.ben
belle söktüğüm fidanı dikmek için kuyu
açmakla meşguldüm.Köpek bana baktı
ben köpeğe baktım,irice bir köpekti,ve
arazide dolaşıyordu,herhalde köyün bu
cibvardaki evlerinin birinin
köpeğiydi,elimdeki beli bıraktım,kuçu
kuçu diye seslendim,korkmamasını söyledim,ihtiyatla bana baktı ve belli bir
mesafeyi koruyarak yere uzandı.benim
ona zarar vermeyeceğime kaannaat getirdi.Ben fidan için
kuyu açmaya devam ettim.Beni sakinçe izlemeye başladı…derken beli elimden attım,yanımda
yiyecekte yoktu,aşağı ekmek fırınından
ekmek mi alsam derken,köpek kuyruk sallayarak aramızdaki mesafeyi koruyarakta bahçeyi boydan boya geçti,komşu tarlanın tel örgülerinin
altından komşumuzun bahçesine girdi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder