25 Mart 2012 Pazar

SEVGİLİ DÜŞMANIM: CHARLES RYAN

Eski bir ordu mensubu olan Baha Vefa Karatay, Türkiye’nin ilk Avustralya
Büyükelçisi olarak atanır. Cumhuriyetimizin kuruluşunun üzerinden yarım
yüzyıl kadar bir zaman geçmiştir…

Sidney’deki ilk gününde yaşadığı bir olay Atatürk hakkında duyduğum en
güzel ama az bilinen hikayelerden biridir.
Bunu paylaşarak başlamak istiyorum izninizle…

Büyükelçimizin henüz birinci günüdür Sidney’de.
Ankara’ya postalamak istediği kartlar için pul alması gerekir.

Bir dükkana girer…
Dükkanın sahibi zarfın üzerinde ANKARA ismini görünce mırıldanır bir tonla
“ hmmm Ankara… Ankara …” diye tekrar eder ve Elçimize sorar “Neredeydi bu
şehir?”. Aldığı cevaptan sonra : “anladım, Yani Gelibolu’nun bulunduğu
memleket.” Ve devam eder: “Dayım Gelibolu’ya katılmış bir Anzak’tı. Yaralı
olarak dönmüştü. Türk Askeri'nin kahramanlığını ve dürüstlüğünü överdi.”.
Bir süre dayısının anılarını anlattıktan sonra sorar:

“O savaş’ta sizin “Kemal” adında genç bir komutanınız varmış,
Dayım ondan büyük hayranlıkla bahsederdi, sonra ne oldu ona?”.
Dükkan sahibi aldığı cevap karşısında şunları söyler:

“Hiç şaşırmadım!
Dayım onun büyük işler yapabilecek biri olduğunu söylerdi…”
Evet hikaye böyle işte…

İlerleyen günlerde Büyükelçimiz Avustralya Genel Valisi Lord Casey
(İngiltere Kraliçesi’nin Avustralya valisi) ve eşi Leydi Casey ‘nin de
olduğu bir akşam yemeğine katılır.

Lord Casey Büyükelçimizi salonda sakin bir yere alır ve bu yazıya konu olan
Charles Ryan’ın Çanakkale Savaşlarındaki gerçek hişkayesini anlatır.
Büyükelçimiz hikayeyi ilk kez duymaktadır. ..

O dönem Lord Casey 1. Avustralya Tümen Komutanı’nın emir subaylığını
yapmaktadır. Savaş başlamadan bir gün önce, akşam gemide subaylara yemekli
davet verilir. Davetliler arasında tümen baştabibi Doktor Charles Ryan’ın
göğsünde büyük bir Osmanlı Madalyası görenler hayretler içinde kalırlar.
Bir gün sonra savaşacakları, düşmanları olan bir devletin madalyasını
göğsünde taşımakta neyin nesidir ?!! Doktor Charles Ryan gayet sakin ve
kararlı bir tutum içinde tepkileri şöyle yanıtlar:

“Ben bu madalyayı, o ünlü Plevne savunmasında,
Osman Paşa’nın emrinde ve kahraman Türk askeriyle omuz omuza savaşarak
kazandım.

Aradan geçen kırk yıla yakın bir zamanda bugün onlara karşı savaşmaya
gidiyorsam, bu Plevne’de silah arkadaşlığı yapmaktan daima onur duyduğum
Türklere karşı bir düşmanlık nedeni ile değil, sadece asker olarak aldığım
emrin gereğini yerine getirmek içindir !”


Lord Casey’nin anlatımı bitince eşi Leydi Casey gözleri dolu dolu bir
şekilde büyükelçimize döner ve şöyle der:
“Sayın Büyükelçi, biliyor musunuz o Doktor Charles Ryan benim babamdır !”

Konuşulacak çok şey vardır, sohbet saatlerce sürer…
Charles Ryan'ın Çanakkale cephesinde yaşadığı bir başka olay ise şöyle...

Çanakkale savaşlarının en kanlı günlerinin yaşandığı bir dönemde karşılıklı
olarak cesetlerin toplanması için kısa süreliğine ateş kes ilan edilir.

Aşırı sıcak havada cesetler çok daha hızlı çürümektedir
ve koku dayanılmaz hale gelmiştir...

Anzaklar adına savaş alanına giden subaylardan biri de Doktor Ryan’dır.
Görevini yapmaktayken kendisi gibi görevli olan Türk subayları onun
göğsündeki Osmanlı nişanını görür ve şaşkınlıkla yanına gidip hikayesini
sorarlar.

Türk siperlerine davet edilen Charles Ryan bir süre subaylarımızla sohbet
edip Plevne anılarını anlatır. Kendisine ikramlarda bulunulur. Duygulu
anlar yaşanır ve sıcak bir vedalaşmanın ardından herkes görevinin başına,
kendi savaş cephesine döner. Savaş sürmektedir ...

Charles Ryan bütün tepkilere rağmen savaş sonuna kadar madalyasını
göğsünden çıkarmayacaktır…

Şimdi biraz da Charles Ryan’ın bu madalyayı aldığı süreçten, onun kısa bazı
anılarından ve Türkler hakkındaki düşüncelerinden bahsetmek istiyorum.

1870’li yıllarda İngiltere’de tıp eğitimini tamamlayan genç Charles Ryan,
İş bulmak için gittiği İtalya’da Osmanlı Ordusu’nun yabancı uyruklu doktor
aradığını öğrenmiştir. Kısa zamanda işlemlerini tamamlar ve Tuna Nehri
yoluyla İstanbul’a ulaşır.

Savaşta adeta bir Türk subayı gibi hareket etmiş ve bu Osman Paşa’nın da
dikkatini çekmiştir.

Ateş hatlarında bile korkusuzca aktif olarak bulunur.
Zaferle sonuçlanan savaşın sonunda madalyayı hak etmiştir.
Hayatının geri kalanında Türk dostu olarak kalır ve anlattığı anılar
nedeniyle dostları ona “Plevne Ryan” diye hitap eder.

Doktor Ryan’ın kaybolmasına, unutulup gitmesine gönlü razı olmadığı ve bu
nedenle kaleme aldığı anı kitabından bazı bölümleri sizlerle paylaşmak
istiyorum.

“Türk askerlerinin sabır ve tahammülüne, yiğitliğine, vatanseverliğine
yakından tanık ve hayran olmadıkça, benim çektiklerime hiç kimse
dayanamazdı…”

“Türkiye üzerine çöreklenmiş olan kara bulutlar arasında hala parlamakta
olan yıldızları seçmekteyim.

Çünkü silah arkadaşlığı yaptığım bu insanların sahip bulundukları yüksek
şeref ve namus duygularıyla, eşsiz yiğitlik ve sadakatleriyle, üstün
vatanseverlikleriyle gönlümde gururla muhafaza ettiğim üstün hasletlerine
güvenim sonsuzdur.”

“Hiçbir uyuşturucu kullanmadan ameliyatını yapmak zorunda kaldığım bir Türk
askeri, ben kesik bacağının derilerini sökerken, o bir taraftan yaralıların
isimlerini, birliklerini yazmak üzere gelen yüzbaşının sorularına matanetle
cevap vermekteydi. Bir süre sonra bu askerin Rus süngülerinin üzerine nasıl
yiğitçe atıldığına da şahitlik etmiştim.”

“Bütün doktorluk hayatım boyunca en büyük acılara tahammül bakımından Türk
askeri ile kıyaslanabilecek insanlara rastlamadığım gibi, korkunç ağır
yaralardan onlar kadar olağanüstü hızla iyileşip, kurtulanları da görmedim.”

Chales Ryan daha sonra Erzurum’da görevlendirilir.
O dönemde ortaya atılmaya başlanan sözde soykırım haberlerine verdiği sert
tepki de kitabında anlatılmaktadır.

Doktor Charles Ryan 1926 yılında kalp krizi sonucu hayatını kaybeder.
Osmaniye ve Mecidiye nişanları sahibi olan Ryan’ın hikayesi ne yazık ki
günümüzde, Stephan Spielberg ‘in “Er Ryan’ı kurtarmak” filmindeki Ryan
kadar bile bilinmiyor.

O’nun anılarının yer aldığı kitabın çok kısa özeti Büyükelçimizin
“Mehmetçik ve Anzaklar” kitabında anlatılıyor. Basım tarihi 1987. Bu kitap
dışında Dr. Ryan’ın hikayesinin anlatıldığı hiçbir kitap duymadım. Babamın
kütüphanesinde bulunan bu değerli eseri okuduğumda en çok etkilendiğim
hikayelerden biriydi Dr Ryan’ın hikayesi.

Neyse ki 2005 yılında İş Bankası bu çok önemli eseri dilimize bütün olarak
çevirdi ve “Plevne’de bir Avustralyalı” adıyla yayınladı. Gururla, acıyla,
gözyaşlarıyla ve ibretle okuyacağınız bir kitap diye düşünüyorum.

Bu ilginç insanın hikayesinin yaygınlaşması, daha çok bilinmesi için bir
şeyler yapmak istedim ve bu yazıyı kaleme aldım.

Son centilmenler savaşı olarak da bilinen Çanakkale Savaşları’ndan Anzaklar
ve Türkler adına mutlaka bilinmesi gereken bir hikaye onunki…

Savaşta insanlık namına onurlu bir duruş sergileyen Charles Ryan’ın belki
küçük bir heykeli de dikilir birgün onca hizmet ettiği bu aziz topraklarda.

Işıklar içinde uyusun…
Sevgili düşmanım CHARLES SNODGRASS RYAN Saygılarımla

Ayla Çağlayan
(Bu vesile ile adları anılan velinimetimiz,
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü,
Bütün Çanakkale Savaşı şehitlerimizi,
Osman Paşa’yı,
Büyükelçimiz Baha Vefa Karatay’ı da
saygı ile anıyor Tanrı’dan rahmet diliyorum. )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder