Çetin Başaran
Doğum Tarihi: 1940
Bir zamanların Türkiye vücut geliştirme şampiyonu olan Çetin Başaran, Yeşilçam’ın unutulmaz aktörlerinden ve Türk sinemasına yıllarını vermiş emektar oyuncularından biridir. 1940 Mudanya doğumlu olan sanatçı, İlkokulu bitirdikten sonra İstanbul’a gelir.
Çetin Başaran, Yeşilçam’la tanışmasının öyküsü şöyle anlatıyor;
“13 yaşında Eminönü’nde işportacılık yapıyordum. O zaman zabıtalar olmadığı için polisler tezgahlarımızı kaldırıyordu. Beni de bir türlü yakalayamıyorlardı. Bir ay peşime düştüler ama yine başarılı olamadılar. Çok kızıp teşkilat kurmuşlar. O zamanlar tanesi beş liraya jarse gömlek satıyordum. Polisleri görünce koşmaya başladım, bu sefer hazırlıklı oldukları için beni iki koldan sardılar. Korku içinde Galata Köprüsü’nden aşağıya attım kendimi, bir buğday motorunun içine düştüm. Rastlantıya bakın, yönetmen Osman Seden oradan geçiyormuş, benim cesaretime hayran kalıp arkadaşlara kartını bırakmış. Önce önemsemedim. Daha sonra ekonomik sıkıntılar başlayınca, kapısını çaldım.”
“13 yaşında Eminönü’nde işportacılık yapıyordum. O zaman zabıtalar olmadığı için polisler tezgahlarımızı kaldırıyordu. Beni de bir türlü yakalayamıyorlardı. Bir ay peşime düştüler ama yine başarılı olamadılar. Çok kızıp teşkilat kurmuşlar. O zamanlar tanesi beş liraya jarse gömlek satıyordum. Polisleri görünce koşmaya başladım, bu sefer hazırlıklı oldukları için beni iki koldan sardılar. Korku içinde Galata Köprüsü’nden aşağıya attım kendimi, bir buğday motorunun içine düştüm. Rastlantıya bakın, yönetmen Osman Seden oradan geçiyormuş, benim cesaretime hayran kalıp arkadaşlara kartını bırakmış. Önce önemsemedim. Daha sonra ekonomik sıkıntılar başlayınca, kapısını çaldım.”
İlk filmi Sadri Alışık’la oynadığı İftira’ydı daha sonra Ayhan Işık, Eşref Kolçak, Yılmaz Güney, Ekrem Bora, Fikret Hakan la birçok filmde oynadı. Tarzan filminde ise başrol oynadı.
Oyuncu bu film ile ilgili anısını şöyle anlatıyor;
“O zamanlar yokluk içindeydik. Bizim çalıştığımız firmalar ikinci, üçüncü sınıf firmalardı. Firma sirke para verip fil’i kiralayamadı. Ben gittim sirk’e bakıcı ile güzel bir diyalog kurdum adam sağ olsun bana filleri, maymunları verdi. Bunu yapmakla da üzerine büyük bir risk aldı. Eğer ki çekimlerde bu hayvanlara bir şey olsaydı yanmıştı bu arkadaş. Buna benzer türlü imkansızlıklarla Tarzan filmini çektik. Bu filmin devamını getiremedik. Fil yok, maymun yok, para yok. Şimdi stüdyoda da bu hayvanları ayarlayabiliyorsunuz.”
“O zamanlar yokluk içindeydik. Bizim çalıştığımız firmalar ikinci, üçüncü sınıf firmalardı. Firma sirke para verip fil’i kiralayamadı. Ben gittim sirk’e bakıcı ile güzel bir diyalog kurdum adam sağ olsun bana filleri, maymunları verdi. Bunu yapmakla da üzerine büyük bir risk aldı. Eğer ki çekimlerde bu hayvanlara bir şey olsaydı yanmıştı bu arkadaş. Buna benzer türlü imkansızlıklarla Tarzan filmini çektik. Bu filmin devamını getiremedik. Fil yok, maymun yok, para yok. Şimdi stüdyoda da bu hayvanları ayarlayabiliyorsunuz.”
Genelde kötü adamı oynayan sanatçı, bu rolleri nedeniyle sokakta ne gibi olaylarla karşılaştığı sorulduğunda ilginç bir anısı anlatmış:
“Rahmetli Yılmaz Güney ile ‘Yabancı Düşman’ adlı bir filmde oynuyoruz. Filmde Yılmaz Güney’in annesi Aliye Rona. Ben de bu filmde kötü adamı oynuyorum. Annesine tarlada tecavüz edip öldürüyorum. Filmin galasını yapmaya gittik Adana’ya. Film başladı benim sahne geldi. Sinemanın içinde küfürlerin bini bir para… Yılmaz güney, Erol Taş, ben locada oturuyoruz. Sinemanın içinde peş peşe 4-5 el silah sesleri duyuldu. Makinist ışıkları yaktı filmi durdurdu. Beyaz perde de 5 tane kurşun deliği. Adam beyaz perdedeki beni vurmuş. Rahmetli Yılmaz Güney, Adana şivesi ile konuşurdu.. “Ağam şöyle geri gel, bu seni görmesin buraya da ateş eder” dedi, beni geri çekti. Adam gözümüzün önünde beyaz perdeden beni vurdu. Bu olayı gazeteler bile yazdı. Gazeteler – Türk sinemasının kötü adamı Tarzan Çetin’i dün akşam beyaz perdede vurdular- diye başlık atmıştı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder