21 Mart 2012 Çarşamba

iki tür ülkücü

İki türlü Ülkücü vardır;
Birincisi Fethullahçı, birikimsiz, sığ ve mafyatik, ki ırkçılar bunların arasından çıkar ve gladyo böyle gençleri kolayca kullanır.
Birincisi TGB'yi 'anarşist' ilan edecek kadar kördür.

Sözümüz, Birinci tarafta olanlara;

Dün Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde (İİBF) kendisini ‘ülkücü’ olarak adlandıran bir grup kontrgerilla artığı serseri okulda bulunan aralarında Genel Başkanımız İlker Yücel’in de bulunduğu TGB üyelerine arkadan kalleşçe saldırmıştır.

Okul yönetimi ve özel güvenlik açıkça olaylara müdahale etmemiş, bu tavırlarıyla provokasyona çanak tutmuştur. Saldırıda hiçbir arkadaşımız ciddi bir yara almamış, saldırı boşa çıkartılmıştır.

Provokasyon diyoruz, çünkü saldırıyı gerçekleştiren grup ‘özel’ bir gruptur. Yıllardır ‘ülkücü’ kisvesi altında eşkıyalık yapan, haraç toplayan, öğrenci ve okul yönetimi üzerinde terör estiren bir çapulcu sürüsüdür. Özel olarak oraya gönderilmiş, başlarında yaşça büyük iki provokatörün olduğu ve çoğunluğu okul dışından toparlanmış bir grup. Hedef alınanın doğrudan TGB Genel Başkanı İlker Yücel olması, olayın çok önceden planlandığının, hazırlıklarının yapıldığının apaçık bir delilidir. Bir diğer delil ise, ortaya önceden hazırlandığı belli olan yalanlarla dolu bir bildirinin çıkmış olmasıdır. O bildiriye aşağıda değineceğiz. Üzerlerinden çıkan alet edevat da saldırının planlı olduğunu kanıtlıyor.

İkincisi Atatürkçü, vatansever duygularında samimi, anti-emperyalist ve birleştirici.

İkincisi ülkenin şu anki durumunda birleşme ve anti-emperyalist mücadeleyi öne çıkaracak kadar olgundur.

Sözümüz, Birinci tarafta olanlara;

Dün Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde (İİBF) kendisini ‘ülkücü’ olarak adlandıran bir grup kontrgerilla artığı serseri okulda bulunan aralarında Genel Başkanımız İlker Yücel’in de bulunduğu TGB üyelerine arkadan kalleşçe saldırmıştır.

Okul yönetimi ve özel güvenlik açıkça olaylara müdahale etmemiş, bu tavırlarıyla provokasyona çanak tutmuştur. Saldırıda hiçbir arkadaşımız ciddi bir yara almamış, saldırı boşa çıkartılmıştır.

Provokasyon diyoruz, çünkü saldırıyı gerçekleştiren grup ‘özel’ bir gruptur. Yıllardır ‘ülkücü’ kisvesi altında eşkıyalık yapan, haraç toplayan, öğrenci ve okul yönetimi üzerinde terör estiren bir çapulcu sürüsüdür. Özel olarak oraya gönderilmiş, başlarında yaşça büyük iki provokatörün olduğu ve çoğunluğu okul dışından toparlanmış bir grup. Hedef alınanın doğrudan TGB Genel Başkanı İlker Yücel olması, olayın çok önceden planlandığının, hazırlıklarının yapıldığının apaçık bir delilidir. Bir diğer delil ise, ortaya önceden hazırlandığı belli olan yalanlarla dolu bir bildirinin çıkmış olmasıdır. O bildiriye aşağıda değineceğiz. Üzerlerinden çıkan alet edevat da saldırının planlı olduğunu kanıtlıyor.

ABD Milliyetçileri

TGB’nin yurt çapındaki önlenemez yükselişi ve yarattığı etki o bilindik karanlığı harekete geçirmiştir. Meselenin özeti şudur; bu çapulcu sürüsü “ekmeğimiz elimizden gidiyor” telaşına kapılmıştır. Çünkü sözde milliyetçilikleri adına yaptıkları yalnızca ve yalnızca okul öğrencilerini canından bezdirmek, saçla küpeyle uğraşmak, mafyatik ilişkilere girmekten ibaretti. Ama saldırdıkları TGB, ABD askerlerini köşe bucak kovalamakta, kafalarına çuval geçirmekte, Gençliğe Hitabe’yi en gür sesle yurdun tüm meydanlarında haykırmakta, Cumhuriyete ve Bağımsızlığa yönelen her tehdide karşı cansiperane öne atılmakta, korkusuzca savaşmaktadır. İşte onları korkutan da budur. Taktıkları “milliyetçi” maskeleri artık ardındaki karanlığı ve kontrgerillayı gizleyemez hale gelmiştir. Herkes şunu iyi bilsin TGB’ye saldıran bir milliyetçi ancak ve ancak ABD’nin, NATO’nun, AB’nin ve İsrail’in milliyetçisi olabilir.

Kontrgerilla Salaklığı

Nitekim bu çapulcu sürüsü yaptıkları kontrgerilla saldırılarına meşruiyet kazandırabilmek için 40 yıllık bayatlamış yalanlara sığınmıştır. Ancak bir beyin taşımayan kişilerin inanabileceği yalanlara. Olayın ardından dağıttıkları ancak önceden hazırlandığı belli olan bildiride “Terör örgütü yandaşı, Anarşist, Marksist” bir grubun okullarında olay çıkarttığını kendilerinin ise bunu engellediğini ifade etmişler. Dahası bizlerin Ankara, Hacettepe, ODTÜ gibi üniversitelerde Türk bayrağı açılmasına izin vermeyen gruplardan olduğumuzu iddia etmişler. Ergenekon Davası’nda yargılanan arkadaşlarımıza “Neden şehit yürüyüşleri düzenliyorsunuz?” diye soru sorulmuştur. Yani biz, Türk Bayrağı açmaktan yargılanıyoruz!

Bizi bilen bilir, kontrgerillacı bir salağın kaleminden çıkabilecek saçmalıklara cevap verecek durumda değiliz. Bizim, her üniversitede bu ülkenin bağımsızlığını ve Cumhuriyet Devrimlerini savunduğumuzu ve bunun için nelerle mücadele ettiğimizi dost ya da düşman siyasetle uğraşan her kurum gayet iyi bilir.

Fethullahçı ‘Ülkücüler’, Mümtaz’er Dostları?

Bizler bu ülkede milliyetçi, ülkücü aydınlar olduğunu biliyoruz. TGB’nin içinde de çok sayıda kendisini bu şekilde isimlendiren arkadaşımız mevcut. Hatta ABD askerlerinin çanına ot tıkadığımız ve Gençliğe Hitabe’ye sahip çıktığımızdan beri bu dünya görüşüne sahip çok sayıda genç saflarımızda yerini almıştır.

Anti-emperyalist ve Cumhuriyetçi olan, AKP’ye karşı mücadele eden gerçek milliyetçilerin bu olaydan dolayı utanç duyduklarını biliyoruz. Ancak yetmez! Bunları bir kambur gibi sırtınızda taşıyamazsınız! Bunlar artık milliyetçi falan değil, açık ve seçik AKP’li ya da Fethullahçıdır, yani Amerikancıdır. Yıllarca aynı okulda hocalık yapmış Mümtaz’er Türköne gibi, bunlar da kendilerini AKP’ ye ya da Fethullah’a yamama çabasında olanlardır. Yıllardır ses çıkarmadığınız ya da görmezden geldiğiniz bu serseri sürüsü, artık karşı tarafın bir silahıdır, bunu görün ve tavır alın! Elebaşlarını bulmak ve teşhir etmek boynunuzun borcudur. Aksi durumda herkesin ‘milliyetçiliği’ sorgulanacaktır.

İİBF’nin Dekanı Kimdir?

Fakülte yönetimine de buradan sesleniyoruz. Provokatör sürüsünden elemanlar kavga sırasında “Buranın dekanı da rektörü de biziz” diyorlardı. Dekan Prof. Dr. Mithat Üner ve yönetimi bu konuda neler düşündüğünü açıklamalıdır. Bir gurup serseri okulu kendilerinin yönettiğini ayan beyan söylüyor. Dekanlık bu işin sorumlularını bulmalı, daha önceki olaylarda olduğu gibi kamera görüntülerini yok olmasına müsaade etmemeli ve derhal soruşturma açmalıdır. Aksi takdirde gerçekten okulu o üç beş serserinin yönettiği kesinleşir ve Fakülte yönetimine de cübbelerini çıkartmak düşer. Fakülte öğrencilerinin can güvenliğini sağlamak en önemli görevleridir.

TGB’yi Durduramayacaksınız!

Kontrgerillayı tanıyoruz. Geçmişte ABD 6. Filosunu denize döken gençlere ‘milliyetçi’ kisveyle saldırırdı, şimdi de ABD askerinin başına çuval geçirenlere. Bizler büyük bir mücadelenin neferleriyiz. Bağımsızlık, Cumhuriyet ve Mustafa Kemal mücadelesinin. Kontrgerilla artıklarıyla mücadele de bu büyük mücadelenin bir parçasıdır. TGB’yi sindirebileceğini düşünenler fena halde yanıldıklarının farkına varacaktır. TGB çığ gibi büyüyor ve Türkiye düşmanlarına korku salıyor. Durum bundan ibarettir.

Kahrolsun ABD ve onun yerli işbirlikçileri,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder