21 Mart 2012 Çarşamba

Şahane:

PERDE

Şahane: Ama yapmayın bunu çocuklar. Benim ismim Şahane değil Şahane, Şahane.
Mehmet Saka: Hocam siz sınıfa girdiniz adeta sınıfa bir güneş doğdu, sanki çölde susuzlukta şırıl şırıl akan bir pınara rastladık.
Bütün Sınıf: Yağcı, yağcı, yağcı.
Şahane: Aaaa susun bakalım. (Gider Mehmet Saka 'tan bir yanak alır.) Bizim memleket hep böyle ne yaparsın. Doğru söyleyeni yuhalarlar evladım yuhalarlar. (, yoklama alır. çantasından çıkardığı aynasına uzun uzun bakar birden ayağa kalkar.)
Şahane: Ayyy çocuklarrrr, ben güzel miyim.
Mehmet Saka : Ona ne şüphe hocam.
Nida: Hocam bugün ders işleyecek miyiz.
Şahane: O nasıl lakırdı kuzum, elbette biz niçin varız burada.
Nida : Hayır hocam dersin ilk on, on beş dakikası moda tartışmaları ile geçiyor da, onun ıçın ..
(Şahane Hanım hızla tahtaya yönelir ve "Dünyamız ve Gezegenler" başlığını yazar)
Şahane: Evet çocuklar dünyamız Samanyolu adı verilen sistemde tahminen bundan on beş milyar yıl kadar var olmuş, beş milyar yıl süren soğuma sonucu yaşanılabilir bir hal almış.
Nida : Hocam tamam anladık. Dünyanın yaşanılabilir bir hale gelmesi için on beş milyar yıl geçmiş. Okyanuslar, bitkiler kıtalar oluşmuş. Peki tamı yaşamamız için var ettiği dünyayı biz insanlara bırakmakla güzel mi etmiş.
Şahane: Selamın Kavlen! Tövbe estağfurullah, kızım mutlak gerçeklerin içine felsefe konulur mu? ben filozof muyum?
ARZU: Ama haklı değil mi Nida , hocam. Yüzyıllar boyu süren savaşlar, sahip olma hırsı, bunlar ne hocam.
Şahane: Ayyyy üstüme daral geldi val1ahi. Hem derse siyaset katmayın vallahi sizi polise veririm. Ayy hale bak öğrenci değil de, birer sorgu hakimi her biri.
NİDA: Hocam televizyonlardan izliyorum da, uzay uçsuz budaksız bir karanlık, güneşin rengi sarı peki gökyüzü neden mavi.
Şahane: Ne bileyim kızım. Bunlar ne biçim sorular böyle.
Mehmet Saka : Hocam ufolara inanıyor musunuz. Gerçekten var mı uzaylılar?
Şahane: Size kaç kare dedim gece sekizden sonraki filmleri izlemeyin, ruh sağlığınız bozulur diye. Bunların hepsi farazi, yani ispatlanmamış bilgiler çocuklar
ARZU : Ama hocam çok garip dünyamızı ziyaret ediyorlar, hiçbir zarar vermeden çekip gidiyorlar.
Mehmet Saka : Tabii bir şeyler yapmazlar ARZU , halimize bakıp bakıp acıyorlardır herhalde. ARZU : O neden.
Mehmet Saka : Ne olacak Afrika kıtasında açları, bir varil petrol için hiçe sayılan canlan, kaşın üstüde gözün var diye birbirine giren ulusları görünce ilkelliğimize acıyıp, geldikleri gibi gidiyorlar.
Şahane: Ayyy sınıf değil siyaset meydanı maşallah ... Cıvıtmayın derse devam ediyoruz. Güneş sistemimiz dokuz gezegenden oluşuyor çocuklar. Sırasıyla, Mars, Merih, Venüs, Dünya, Satürn, Neptün, Uranüs, Platon ve Jüpiter yer alıyorlar.
Nida: Çok garip değil mi Hocam!
ARZU : Ayyy çıldıracağım şimdi. Garip olan ne evladım?
Nida : Kitapta gördüğüme göre küçükten büyüğe askeri düzenle sıralanmışlar. Şahane: Kızım bumda garip olan bir şey yok.
Mehmet Saka : Amam hocam hepsi Güneşin etrafında birbirine çarpmadan dönüyorlar Hem de hep soldan sağa
Şahane: Bakın çocuklar. .. Siz bilimin içerisine efsane katmak istiyorsunuz Ama yanlış kapıyı çaldınız.
Mehmet Saka : Bilim nedir Hocam?
Şahane: Buyurun cenaze namazına. Şu an kendimi tezi savunan üniversite öğrencisi gibi hissediyorum. Bilim eldeki verilere dayanarak neden sonuç ilişkisi bağlamında fizik ve madde kurallarını inceleyen sistemli zihin faaliyetidir.
ARZU : Peki hayat nedir Hocam?
Nida: Ayyy ... şimdi şakkanadak düşüp bayılacağım. Ben Aristoteles değil Fen Bilgisi öğretmeni Şahane şükranım.
ARZU : Hocam galiba bilim, hayatın nasıl olduğunu açıklıyor ama, hayatın ne olduğuna bir türlü cevap veremiyor.
Şahane: Koskoca bilim adamları cevap verememiş de benden mi istiyorsunuz bunların cevaplarını.
Şermin: Ama Hocam insan düşünüyor. Belki de varlığımızın delili, düşünmek. Descartes ne demiş; düşünüyorum öyleyse varım.
ARZU : Elbette düşüneceksiniz çocuklar. Ama boyunuzdan büyük şeyleri değil. Sizin gülme oynama çağınız. Bu ne böyle cehennem zebanileri gibi sorular soruyorsunuz?
Nida : Hocam bi ortasını bulamayacak mıyız şu işin?
Şahane: Nasıl yani Nida !
ARZU : Canımız sıkılsa biraz haylazlık yapsak "siz büyüksünüz, küçüklere örnek olmalısınız derler" Kafamızı meşgul eden sorular sorsak "Siz küçüksünüz , bunlarla uğraşmayın" derler. Allah için biz neyiz Hocam?
Şahane: Siz büyümüş de küçülmüşlersiniz. Ayyy siz benim çiçeklerimsiniz. Sorun çocuklar sorun, Ama her sorunun cevabını veremem ona göre.
Mehmet Saka : Hocam Dünya hep böyle Güneş etrafında dönmeye devam edecek mi? Tamam anladık. Arabalar benzinle hareket ediyor, pedalı çevirirsen bisiklet tekerleği dönüyor. Ama dünya bu kuvveti nereden alıyor.
Şahane:Çocuklar çekim kuvveti diye bişey var. Merkez kaç kuvveti diye bişey var.Ay bayılacam vallahi,     ARZU :Hocam peki,tepemizdeki ozon tabakası deliniyor ve aynı tabaka kendini tamir
ediyormuş. Aynı bi yerimizin kanayıp,kabuk bağlaması gibi bir şey. Dünya da bir
metabolizma gibi mi?
Mehmet Saka :Hocam dünya var olmadan önce her yer bir gaz bulutu imiş;sonra bi patlama olmuş ve gezegenler oluşmuş peki insan ve hayvanlar nasıl oluşmuş?Yoksa biz topraktan değil de gazdan mı var olduk?
Nida :Hocam neden sadece insanlar düşünüyor,bayvanlar iç 'ile hareket ediyor? : Ah keşke biz de iç güdülerimizle yaşayabilseydik 
ARZU :Neden?
Mehmet Saka i:Eeeee bu kadar düşünmeye gerek kalmazdı o zaman ..
(Bu arada Şahane Hanım elini kafasına bastırmış sıkıca tutmakta, çıldırma noktasına gelmiştir)
Şahane: Ay yeter çocuklar, La havle vela kuvvete ... Ayyy tamam. (Hızla tahtaya yönelerek yazdıklarını çizer.)
Şahane: Dünya dönüyor, güneş yakınıyor, ozon tabakası delinmiyor. Sen yoksun ben yokum, her şey bir masal. Bıktım yeter artık. Ayyy imdat, imdatl 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder