
UMARIZ MUHSİN YAZICIOĞLU OLAYINDA OLDUĞU GİBİ AKEPE SAVCILARI BU İŞİ YİNE ASKERİ KARALAMAK İÇİN KULLANMAZLAR!
AÇIKÇASI BAŞ FAİL BELLİYLEN AKEPE YARGISININ BU FAİLİ MEÇHUL DOSYAYI ASKER ALEYHİNE YALAN DELİL ÜRETMEKTEN BAŞKA BİR AMACA HİZMET EDECEĞİNE DE İNANMIYORUZ!
ASELSAN'da yaşanan ölüm olaylarını duymayanınız kalmamıştır sanırım. 2006 yılından bugüne değin 1 kişi 'kaza sonucu' ölmüş ve 4 kişi de hayatına son vermişti hatırlarsak. Ve bu intihar vak'alarının sonuncusu da 2009 yılının Ekim ayında gerçekleşmişti.
İşte bu son intihar eden ASELSAN mühendisi Burhaneddin Volkan'ın babası -ki kendisi de emekli askermiş- Mahmut Volkan, soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Savcıya intiharla ilgili öyle bilgiler vermiş ki, en sağlam mideye bile spazm geçirtir.
Oraya geçeceğiz ama önce ilk üç intiharı ve bir de kaza sonucu ölümü kısaca hatırlayalım:
- Ağustos 2006: Gizli bir silah projesinde çalışan Hüseyin Başbilen arabasında ölü bulunuyor. Otopsi raporu ertesinde olay 'intihar' şeklinde kayda geçiyor.
- Ocak 2007: Yine gizli bir silah projesinde çalışan Ali Ünsem Ünal arabasının içinde 'tabanca ile intihar etmiş' halde bulunuyor.
- Ocak 2007: Evrim Yançeken'in görev tanımı aynı. O da 7. kattaki evinin penceresinden atlayarak intihar ediyor.
- Mayıs 2008: ASELSAN’da kritik bir projede çalışan Zafer Oluk, görev yaptığı İstanbul 1. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda trafoya bakım yaparken elektrik akımına kapılarak hayatını kaybediyor.
**************
Ve gelelim bu olaya. İlk olarak olaya dair bazı ön bilgiler geçelim:
ASELSAN'ın Komuta Kontrol ve Haberleşme Yazılım Mühendisliği'nin Uçak Komuta Kontrol Merkezi bölümünde görev almasının ertesinde askerliğini yapmaya giden Burhaneddin Volkan -Allah rahmet eylesin- nöbet esnasında kafasına kurşun sıkıp intihar ediyor. Yetkililer de ailesine Volkan'ın intihar ettiğini söylüyorlar. Bu açıklamayı kabul etmeyen baba Mahmud Volkan, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı'na dilekçeyle başvurarak oğlunun ölümünün aydınlatılmasını istiyor ama savcılığın kararı 'kovuşturmaya yer olmadığı' şeklinde çıkıyor. Bunun ertesinde baba çıkan karara Askeri İdare Mahkemesi nezdinde itiraz ediyor ve ardından da işte yargıdan çıkan karar doğrultusunda soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Savcıya varıyor olay.
Uzun uzun yazmayıp sadece babasının ifadesinin dikkatimi çeken noktalarını altbaşlıklar halinde aktarıyorum. Parçaları birleştirdiğimizde bakalım nasıl bir sonuca (ya da sonuçlara) varacağız?
Bakın babası ifadesinde özetle neler diyor:
* Oğlumun psikolojisini kimyasallar bozdu
* Ölümü ertesinde kimlik kartında organ nakli kısmında 'hayır'ın işaretli olmasına karşın tüm organlarını aldılar
* Oğlum anlatıldığı gibi intihar etmedi, tanıkların askeri savcılığa bu yönde ifade vermesinin sebebi yönlendirilmiş olmaları.
İfadesinin devamında, Burhaneddin'in işini çok severken birden ayrılmak istemesinin garip olduğunu söyleyen babası, eve döndükten sonra da akli dengesini yitirdiğinden bahsediyor. Öldürülme korkusu yaşadığını ve devamlı surette ölümle ilgili cümleler kurduğunu söyleyen babasına göre devlet hastanesinde bir süre tedavi görüp iyileşmiş Burhaneddin.
Ve buraya dikkat:
'...oğluma sen ASELSAN'da nasıl bir iş yapıyordun?' diye sordum. Cevabı şu oldu: 'Sır baba sır. Herşeyi açıklarsam size de zarar verirler. Uçaklara sahip çıkmaya çalışıyoruz. Irak'ın da uçakları vardı. Ama savaşta hiç biri yerden havalanamadı' dedi. Askere gitmek talebini yenileyip duruyordu. En güvenli yer olarak askeri görüyordu.'
*********
Velhasıl sonra da askere gidiyor merhum. Acemilik sorunsuz geçiyor, usta birliğindeyse yine rahatsızlığı tutuyor. Bir tıp merkezinde ayaküstü tedaviyle geçiriliyor olay. Sonra bir ertesi günü kendi imkânları ile özel doktora çıkmak için birlik komutanından izin istese de izin çıkmıyor ve eline silah verilip nöbete gönderiliyor. İşte denilen o ki, nöbet esnasında da artık ne olduysa oluyor ve kafasına bir kurşun sıkıyor. GATA hastanesine götürüyorlar ama kurtulamıyor.
Evet, olay özetle böyle. Sizce neler dönüyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder