26 Mart 2012 Pazartesi

Adalet Bakanı Sadullah Ergin yaptığı bir açıklamada

adullah Ergin’e Soruyorum…

Adalet Bakanı Sadullah Ergin yaptığı bir açıklamada; “Türkiye’nin Suriye’de ki insanlık suçununun sona ermesi hususunda inisiyatif aldıklarını, akan kanın durmasını, gözyaşlarının dinmesini istediklerini ve hiçkimsenin yönlendirmesiyle yola düşmeyeceklerini” belirtmiş.

Bir söz vardır. “Tencere dibin kara, benimki senden kara..”
Sayın Sadullah Ergin, bir Kur’an Eri olarak soruyorum;
22 erkek tarafından tecavüze uğrayan çocuklar, “banka borcu yüzünden intihar eden baba, yokluktan ötürü kendisini asan anne,” Türk’ü ve Kürd’ü ile, birbirine kırdırılan gençler, Afganistan’da terörist ve kafir Nato’ya kapıkulu yapıp canına kast ettiğiniz askerler, yoklukla mücadele edenler, 17 Milyon icra dosyasının mağdurları, düşünce suçluları, gazeteciler, parasız eğitim dediği için cezaevine tıkılan gençler, puşi bağladığı için cezaevine tıkılan gençler, “Pozantı’da etcavüze uğrayan çocuklar”…

Memlekette akan kanı durdurdunuz mu ki, Suriye’nin meselesiyle uğraşabilecek kadar vakit buluyorsunuz. İşi gücü bırakıp, yeryüzünün en ilkel adalet sürecinin yaşandığı bu beldenin dışına taşabiliyorsunuz. Hayret.!
Mücahitleriniz Müteahhit olduğundan beri, servet ve nimet sahipleri tarafından yokluğa mahkum edilenlerin hakkı hiç aranmadı bu diyarlarda. Çadırda yanarak ölen işçiye geldiğinde “kader” ama Suriye’ye gelince, taviz yok öyle mi ?
Bu ne hassasiyetmiş böyle sayın Ergin!

Sivas’ta yanarak ölen insanların ailelerinin göz yaşı “sizi iş üretmeye sevk etmeye yetmiyor mu” peki ya neden “zaman aşımı komedyasına seyirci kalabiliyorsunuz ?”

Üstelik tüm bu rezilliğe rağmen, Suriye’de akan kanı ve gözyaşlarını dindirmekten bahsediyorsunuz… Çok ilginç! Bu lafı söylerken hiç düşünmediniz mi Sayın Bakan!
22 İnsanın tecavüzüne uğrayan NÇ’nin anası ağlamadı mı? Ya da Adana’da kendisini asan “anne”nin evlatları? Ya Afganistan’da hiç uğruna yaşamını yitiren askerlerin anneleri?

Masanızın üstünde bu kadar dosya varken, kalkıp bu tür açıklamalar yapmak hangi aklın eseridir?

Yoksa, size verilmiş bir vazifeyi meşrulaştırmanın yollarını mı arıyorsunuz? Atlantik uzuvlarının Suriye’ye yönelik planlarına taşeronluk yapmanızın bir gerekçesi olabilir mi? Adalet Bakanı kim oluyor da “Dış İşleri Bakanlığı’nın vazife alanına burun sokuyor.” Bu nasıl bir heyecandır? Amirlerin hangi talimatı sizi, görev dairenizi terk etmeye sevk etti acaba?

***

Abdestli Kapitalizm; bir Haçlı ideolojisidir. Zamanın ruhu olan kapitalizme abdest aldırmanın fiili misyonu olan “muhafazakar demokrasi” kültürünün hayata bakış biçimi bu kadardır. Bu paragrafın ilk cümlesi bana ait değil. Bizzat Ali Şeriati’ye aittir. Tapınak dinciliği, yanıbaşında duran kiri görmeksizin, karşısında ki adamın gömleğinde leke arama budalalığını belirgin kılar…
Kur’an’ı Mübin buyuruyor ki;

Yeryüzünü ifsad edenlere, orada bozgunculuk yapmayın dediğinizde; biz oraları ıslah ediyoruz (özgürleştiriyoruz) derler. (Bakara Suresi 11. Ayet)

Bu mülk, nimet ve iktidar ile şımarmış (mel’e-i mütrefiyn) ele başları, bilakis hedefleri nazarınca icraat üretirler. Bugün, kaos ülkesine dönen Türkiye’de olan bitenler karşısında sus pus olup, karşısında ki adamın gömleğinde ki lekeyi temizleme çabasında olduğunu iddia edenlerin, hangi talimatları, hangi usullerle icraata sokma çabasında olduğu gayet aşikardır.

Sayın Bakan’a soralım;

Peygamberimiz buyuruyor; “Kim bize memur(milletvekili, devlet görevlisi..vs.) olursa, kendine bir zevce edinsin. Yardımcısı yoksa bir de yardımcı edinsin. Meskeni yoksa bir mesken edinsin.”

Kim bunun dışında bir şey edinirse, bu kimse haindir, hırsızdır.” [Ebu Davud, Harac 10, (2945)]

Bu kadar HAİN VE HIRSIZ olan bir ülkede vazifeliyken, ve üstelik siz vazifede iken bu HAİN VE HIRSIZLARIN varlığı devam etmekte iken, dışarıya selamet devşirme sevdanızın nedeni nedir ? Yoksa siz de mi Peygamberin saydıklarından FAZLASINI EDİNDİNİZ ?

Allah basiret ihsan eylesin…

26 Mart Pazartesi
Aydınlık Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder